Almanya ve ABD'nin ardından Japonya, Bosch'un otonom sürüşe yönelik üçüncü mühendislik lokasyonu old u. Bosch, otonom araçla 10 bi...
Bosch, otonom araçla 10 bin kilometre yolu sıfır kaza ile tamamladı. Viyana Sözleşmesi'ndeki değişiklikler, 2016 yılının Nisan ayının sonunda yürürlüğe girecek. Dünya genelinde yaklaşık 2.500 Bosch mühendisi, sürücü destek sistemlerini ve otonom sürüşü daha fazla geliştirme konusunda çalışıyor..
Bosch, otonom sürüşün geliştirilmesini bir adım ileriye taşıyor. Almanya ve ABD'de olduğu gibi teknoloji ve servis tedarikçisi, artık geleceğin teknolojisini Japonya'da test ediyor. Bosch'un ilk hedefi, otomobillerin 2020 yılından itibaren otobanlarda ve otoban benzeri yollarda kendi kendini sürmelerini sağlayacak otoyol pilotunun geliştirilmesi. Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Dirk Hoheisel, "İnsanların araçlarını soldan sürmesi ve karmaşık trafik koşulları nedeniyle Japonya, geliştirme konusunda bize değerli katkılar sağlıyor." diyor. Dünya genelinde yaklaşık 2.500 Bosch mühendisi, sürücü destek sistemlerini ve otonom sürüşü daha fazla geliştirme konusunda çalışıyor. Almanya ve ABD'deki mühendisler gibi Japonya'daki ekip de halka açık yollarda otonom test araçları ile testler yapmaya başladı. Test sürüşleri, Tochigi ve Kanagawa eyaletlerinde yer alan Tohoku ve Tomei şehirlerinin etrafındaki ekspres yollarda ve ayrıca Bosch'un Shiobara ve Memanbetsu'daki iki deneme alanında gerçekleştiriliyor.
Almanya, ABD ve Japonya'daki ekipler arasında yakın işbirliği
Geliştirme faaliyetleri devam ederken Japonya'daki yeni ekip, 2011 yılından beri otonom sürüş konusunda çalışmalar yürüten Almanya ve ABD'deki meslektaşlarından aldıkları bulgulardan faydalanıyor. Bosch, 2013 yılının başından beri Almanya'da A81 otobanında ve Amerika Birleşik Devletleri'nde eyaletler arası otoban olan Interstate 280'de test araçlarını kullanıyor. Hoheisel, "Mühendislerimiz, tek bir kaza bile olmadan halka açık yollarda 10.000 kilometrenin üzerinde test sürüşünü tamamlandı." diyor. Bosch test araçları, gerekli olduğu durumlarda hızlanarak, fren yaparak ve sollama yaparak trafikte kendilerini yönlendiriyor. Ayrıca, dönüş sinyalini ne zaman yakacaklarına ve ne zaman şerit değiştireceklerine, trafiğin durumuna bağlı olarak kendileri karar veriyor. Bu, aracın çevresinin ayrıntılı bir resmini sunan sensörlerle sağlanıyor. Buna ek olarak, Bosch'un iş ortağı TomTom da oldukça yüksek doğruluğa sahip harita verileri sağlıyor. Bir bilgisayar, yoldaki diğer kullanıcıların davranışını analiz ve tahmin etmek üzere tüm bu bilgileri kullanıyor ve buna dayanarak otonom araçların sürüş stratejisi hakkında kararlar alıyor.
Otonom sürüş için yasal çerçeveye ihtiyaç var
Otonom sürüşün sadece prototiplerde değil, üretim araçlarında da gerçeğe dönüşebilmesi için, buna ilişkin yasal koşulların oluşturulması gerekiyor. Bu konu şu anda ABD, Japonya ve Almanya'da siyasi gündem içerisinde yer alıyor. Viyana Karayolları Sözleşmesi'nde, Almanya'nın da onayladığı değişikliklerin yakın olduğuna dair işaretler var. 23 Nisan 2016 tarihinde, sözleşmedeki tadiller yürürlüğe girecek. Bunun ardından, üye ülkelerin bu tadilleri ulusal kanunlarına aktarması gerekecek. Bu değişikliğe göre sürücü istediği zaman engel olabildiği veya devre dışı bırakabildiği sürece otonom sürüşe izin verilebilecek. Araç tescili kanunu kapsamında, UNECE'nin (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu) gayri resmi bir çalışma grubu da direksiyona sadece saatte 10 kilometre hız limitine kadar otomatik müdahaleye izin veren R.79 sayılı Yönetmeliği incelemeye başladı. Otonom sürüş işlevlerinin onaylanması da bir başka zorluk. Mevcut yöntemler kullanıldığında, bir otoyol pilot sisteminin üretime başlamadan önce milyonlarca kilometrelik testi tamamlaması gerekiyor. Bosch, şu anda tamamen yeni yaklaşımlar üzerinde çalışıyor.
Otomobilin her alanındaki uzmanlığı Bosch’u farklı kılıyorOtonom sürüşün geliştirilmesinde, dünyanın en büyük otomotiv tedarikçilerinden birisi olan Bosch, gerekli olan tüm teknolojinin parmaklarının ucunda olmasından fayda sağlıyor. Bunların arasında sadece güç aktarma organları, frenler ve direksiyon değil, aynı zamanda navigasyon sistemleri ve aracın içinde ve dışında yer alan bağlanabilirlik çözümleri yer alıyor. Hoheisel'in söylediği gibi: "Bosch, münferit parçalardan sistemin tamamına kadar her şeyi geliştiriyor." Örneğin, Bosch sensörleri yüksek bir talep görüyor: Geçtiğimiz yıl şirket, ilk kez sürücü destek sistemleri için 50 milyondan fazla surround sensör sattı. 2014 yılında, satılan radar ve video sensör sayısı ikiye katlandı ve 2015 yılında da aynısı olacak. ACC adaptif seyir kontrolü gibi sistemlerde kullanılan radar sensörleri söz konusu olduğunda Bosch, dünya genelinde pazar lideridir. On milyonuncu radar sensörünün (77 GHz), 2016 yılında seriye katılması bekleniyor. 2015 yılında, 50 milyonuncu servo motorlu direksiyon sistemi, Bosch'un Schwäbisch Gmünd, Almanya'daki üretim hattından çıktı.
Otomasyonun artması, Almanya'daki kazaları üçte bir oranında azaltacak
Bosch için otonom sürüş, karayolu trafiğini daha güvenli bir hale getirmek anlamına geliyor. BM, her yıl dünya genelinde trafik kazalarında 1,25 milyon kişinin öldüğünü tahmin etmektedir. Bu kazaların yüzde 90'ını, insan hatası nedeniyle meydana gelmektedir. Hoheisel, "Kritik trafik durumlarında, doğru destek hayatları kurtarabilir." diyor. Bosch kaza raporu, sadece Almanya'da üçte bir oranında olmak üzere, otomasyonun arttırılmasının kaza oranlarını çok düşük seviyelere çekebileceği tahmininde bulunuyor. Otonom sürüş, karayolu trafiğini daha güvenli bir hale getirmenin yanı sıra, aynı zamanda çok daha etkin bir hale getiriyor. ABD'de gerçekleştirilen çalışmalar, otobanlarda kestirimci sürüş stratejilerinin uygulanmasının, yüzde 39 oranında bir yakıt tasarrufu sağladığı sonucuna vardı.
Tamamen otonom park etme, tamamen otonom sürüşten önce seri üretime hazır hale gelecek
Otonom sürüşten önce bile Bosch, otonom park etme üzerinde çalışıyordu. Bosch'un otomatik park asistanı daha şimdiden üretimde. Akıllı telefon ile uzaktan kontrol edilen sistem, otomobilleri park yerlerinde bağımsız bir şekilde manevra yapmasını sağlıyor. Hoheisel, "Bizim için otonom park etme araçta başlıyor, ama çok daha ötesine gidiyor." diyor. Örneğin, Bosch aktif park yönetimi, sürücülerin bir park alanı bulmasını kolaylaştırıyor. Yol yüzeyine monte edilen sensörler, alanın dolu olup olmadığını gösteriyor. Daha sonra bu bilgileri, örneğin internet üzerinden erişilebilen gerçek zamanlı bir haritaya aktarıyorlar. Böylece sürücüler uygun bir park alanı seçerek oraya yöneliyor. Ve Bosch, Daimler ile işbirliği içerisinde daha da ileriye gidiyor. Park etme konusunda devrim yapmak istiyorlar. Müşterilerin otomobilleri park edip, daha sonra nereye park ettiklerini araması yerine, otomobil otomatik olarak boş bir park yerine gidiyor ve daha sonra komut aldığında, sürücüyü bıraktığı yere geri dönüyor. Bu amaçla Bosch, park alanı doluluk sensörleri, kameralar ve iletişim teknolojisi başta olmak üzere otopark yapıları için gerekli altyapıyı geliştiriyor.
Hiç yorum yok